Sinemaya Genel Bakış

 

Sinema evrensel sanat olarak Tiyatro kökeninden gelse de, günümüzde sanattan daha çok ticari bir sektör haline gelmiş durumda.

Sinema ticari sektör dışında ülkelere göre ideolojik fikirler de pazarlamaktadır. Hükümetlerin sergiledikleri siyasi düşüncelere göre şekillenmektedir.

Gelişmiş ülkelerde senaristler ve yönetmenler çekinmeden siyasi hükümetleri eleştirebilmektedir. Ancak küçük ülkelerin başında bulunan dünya liderler arasında bir karşılıkları olmayan, oturdukları koltuklarını kayıp etmemek için, tüm ülkeyi feda etmeye hazır olan küçük ama egoları bükük sözde liderlerin yönettiği ülkelerde, senarist ve yönetmenlerin işleri hali zordur.

Diktatörlerin yönettiği ülkelerde, senaristler ve yönetmenler sanatsal bir projeyi gerçekleştirme hayaliyle yaşarlar ama pek bir şansları olamıyor. Çünkü diktatörler ülkeyi fikir olarak iki bölmüştür. Diktatör taraftarları olan ve karşılarında olan kişiler.

Sinema ticaret sektörü geniş bir kitleye ulaşmak amacıyla projesini ya diktatörün yanlısı, ya da karşıt görüş olarak şekillendirecektir.

Karşıt görüş olarak şekillendiğinde sinema salonları bulmaktan, çeşitli sansür ve psikolojik baskıların yanı sıra, gözaltılar ve birçok müdahale yapılacaktır. Ancak tüm baskılara rağmen film bir şekilde seyirci bulaca, ayakta alkışlanacak ve saygı görecektir. Çünkü seyircileri seçici ve sorgulayıcı olan kesimdir. Ama yapımcılar maddi sıkıntı çekmektedirler.

Yanlı görüş olarak şekillenen projeler, devletin tüm imkânları yanında bulunacaklar, ellerin altında her türlü imkân olacak. Seyircilere ulaşması için tüm sinema salonları emrine amade olacak. Ancak yine de yeterli seyirciye ulaşamaz. Ayakta alkışlanmaz, o kadar saygı da gösterildiğini söylenemez. Çünkü seyircileri seçici ve sorgulayıcı değiller. Zaten filme gelenlerin çoğu para ödemeden gelmişler. Sanatsal ruhları olduğunu söylenemez. Senarist ve yönetmen mutlu rolü oynamaya başlarlar, salonun dolu olduğunu gördüklerinde sevinmiş rolü yaparlar. Ancak gerçek bu olmadığını “eğer ruhları tamamen sanattan arınmamışsa” yalnız kaldıkların itiraf edecekler.

 Toplumların gelişmeleri konusunda sinema sektörü büyük bir güce sahiptir. Ancak diktatörler ülkenin tüm gücünü kendin de toplamasını, herkesin, her düşüncenin kendisine hizmet etmesini arzuladıklarından dolayı, kendi fikirlerini yansıtmayan projelerin çekilmesine izin vermezler.

Sinema sektörü siyasetçilerin fikirlerin etkisinde kalmaya başladığında, çürümeye başlar ve ne kadar hükümet desteklese de yapımcılar iflas edecekler. Diktatörler başarısızlığın sorumlusu yönetmen ve senaristleri gösterecekler. Belli bir süre sonra kimse film çekmek istemez ve sinema yerine televizyon sektörü alacaktır.

Televizyon sektörü ise genel olarak diktatörlerin şirketleri olduğunda, belli bir kesim sözde sanatçı, yönetmen ve senaristler büyük paralar alacaklar ve diktatörleri mutlu etmeye çalışacaklar.

Sinema sektörü diktatörlerin görüşünden uzak durması gereken bir sanattır.

Yorum Yapın

Yorumlar

  • avatar

    Mahsun Yiğit
    Div kosunu iyi kurgulanmış